AMERİKA AFRİKA’DAN NE ZAMAN KOPTU?
Aynı zamanda cesur, cüretkâr bir kâşif ve jeolog olan ünlü Alman meteoroloji uzmanı Alfred Wegener’in (1880-1930), “kıtasal sürüklenme” teorisi, bilim dünyasında uzun ve hararetli tartışmalara yol açmıştır.
Bir atlastaki haritalara dikkatle bakacak olursak, Wegener’in teorisini destekleyen, hatta pekiştiren bazı noktalar gözümüze ilişecektir. Örnek olarak Atlas Okyanusunu da kapsayan bir haritayı ele alalım. Bu haritada, Afrika-Avrupa kıyı çizgisiyle Amerika tarafındaki kıyı çizgisi arasında çarpıcı bir benzerlik olduğunu görürüz. Sanki birbiriyle birleştirilebilecek yapıda parçalar sözkonusudur.
Tüm kaya parçalarının bir zamanlar dünyanın yüzeyinde bütün halinde bir tek parça olduğunu kabul edersek, Afrika-Avrupa ve Amerika’nın da çok ağır bir hareketle birbirinden uzaklaşmış olması gerektiği de kabul edilmelidir.
Coğrafik belirti ve deliller bir yana, kayaların dikkatle incelenmesi esasına dayanan jeolojik çalışmalar da şaşırtıcı sonuçlar verecektir. Atlas Okyanusunun her iki tarafındaki minerallerin yapısı bunların aynı nitelik ve özelliklere sahip olduğunu belirtmekle kalmayıp, kopuşup ayrılmadan önce geçen aynı olay ve olguların izlerini taşıdıklarını da ortaya koymaktadır.
Aynı şekilde hayvansal hayat bakımından da garip bir benzerlik vardır. Gerek Afrika-Avrupa gerekse Amerika kıyısında, soluycan, salyangoz ve bazı sığ su balıkları gibi belirli hayvanlar yaşamaktadır. Keza bitkiler için de aynı durum geçerlidir.
Dünyanın (yerkürenin) boyutlarının ve biçiminin incelenip ölçülmesiyle ilgili bir bilim olan jeodezi alanıa giren deliller, sözkonusu sürüklenmenin bugün de devam ettiğini belirtmektedir. Geçen yüzyıla kadar, Grönland’ın hareket etmekte olduğu konusunda tartışmalar vardı. Artık Grönland’ın her yıl Avrupa’dan iki santim daha öteye sürüklendiği kesin olarak bilinmektedir. Bu bakımdan “şüpheli “diğer kara parçalarına ilişkin ölçmeler devam ediyor. Yapılan bilimsel çalışmalara göre, Afrika’da Nil nehri ve Büyük Göller boyunca oluşmuş bir çatlak, için için işleyen bir yara gibi gelişmektedir. Belki de yüzbinlerce yıl sonra Afrika kıtasında yeni bir kopma olacaktır.