ATEŞ ADASI NEREDEDİR?

Herhangi bir vesileyle “yanardağ” sözü edildiği zaman, Etna, Fuji-Yama gibi belirli yanardağları , bunların hepsinden önce de Vezüv’ü hatırlarız. Filmlerde gördüğümüz, kitaplardan okuduğumuz bazı Pasifik adaları aklımıza gelir.
Oysa yeryüzünde en çok sayıda aktif, yani halen hareket halindeki yanardağın bulunduğu bölge İzlanda’dır. Bu nedenle, İzlanda’nın “Ateş Adası” diye tanımlanması hiçte boşuna değildir. İzlanda’da son kükreyişlerinin, ateş ve lav yağdırmalarının tarihi artık hatırlanmayan, kim bilir nicedir tam anlamıyla susmuş kraterler bir yana, halen aktif durumda otuzu aşkın yanardağ vardır.
Bu aktif durumdaki yanardağlardan ayrı olarak, İzlanda’da bölgenin volkanik niteliğini belirleyen diğer bazı sıcak su kaynakları, sülfürlü ve gazlarla karışık halinde buharlaşmış su fışkıran yerler bulunmaktadır. Bunların en ünlüleri belirli gayserler olup, çok yüksek ısıda su fışkırtırlar.
İzlandalılar, yaşadıkları çevrenin volkanik niteliklerini, özellikel bu sıcak su kaynkalrını yararlı şekillerde kullanmanın yollarını bulmuşlardır. Evlere, yüzme havuzlarına iklim koşullarıyla pek bağdaşmayan türde bitkilerin dahi yetiştirildiği büyük serlere, kapalı fidanlıklara direkt olarak, yani doğrudan doğruya borularla iletilen çok yüksek ısıdaki su, kolay ve ucuz bir ısıtma sisteminin uygulanmasını sağlamıştır.
1943 tarihinden beri, adanın en büyük şehri olan Reykjavik’in tüm olarak ısıtma sorunu bu borular sistemiyle çözümlenmektedir. Belirli madenlerin de bulunduğu sıcak su kaynaklarından bazıları, çeşitli hastalıkların tedavisi bakımından yararlı kaplıcaların oluşmasına yol açmıştır.