NAMIK KEMAL KiMDiR?
1873 yılının 1 Nisan akşamı Gedikpaşa Tiyatrosunu dolduran büyük bir kalabalık, sahnedeki oyuncunun, sahnelenen metin arasında söylediği:
“Yare nişandır tenine erlerin Mevt ise son rütbesidir askerin.
Altı da bir,üstü de birdir yerin Arş yiğitler vatan imdadına.”
dizeleriyle coşmuş, “Yaşasın millet”, “Yaşasın Namık Kemal” diye olanca sesiyle haykırıyor, eserin yazarını, Namık Kemal’i sahneye çağırıyordu. Fakat Namık Kemal orada değildi. Sokağa dökülen kalabalık, onu çalıştığı “İbret” gazetesinde de bulamamıştı. Bu coşkulu gösteriden tedirginlik duyan saray çevreleri, Ahmet Mithat Efendi imzasıyla yayınlanan bir yazıyı bahane edip “İbret” gazetesini tamamen kapattı. Olayların bu doğrultuda gelişmesindeki etken, “Vatan Yahut Silistire” adını taşıyan tiyatro eseriydi. Piyesin yazarı da, “Hürriyet Ozanı” diye adlandırılan Namık Kemal’di.
1840 yılının 21 Aralık günü Tekirdağ’da doğan Namık Kemal’in babası, Maliye Meclisi üyeliğinde bulunmuş Mustafa Asım Bey’di. Eski Sofya kaymakamlarından Abdüllatif Paşa’nın kızı olan annesini çok küçük yaştayken kaybeden Namık Kemal, çocukluğunu büyükbabası Abdüllatif Paşa’ nın yanında geçirmiştir. On altı yaşında İstanbul’a döndüğü zaman, beraberinde hayli kabarık bir divanını da getirmişti. Daha sonra, 1862 yılında Babıâli tercüme odasına girdi. Bir bakıma, Namık Kemal’in politik hayata girişindeki başlangıç noktası da bu işidir. Burada Şinasi ile tanışan Namık Kemal, onun sarsılmaz azmine, soylu düşüncelerine ve kişiliğine gerçek bir hayranlık duydu. Şinasi’nin yayınladığı “Tasviri Efkâr” gazetesindeki yazılarında, Namık Kemal Divan Edebiyatı’nın konu edindiği dar anlamlı, sığ aşk kavramından uzaklaşmış daha büyük, daha soylu bir aşkı benimsemişti: Vatan aşkı. Namık Kemal’in 1865 yılında kurduğu “İttifak-ı Hamiyet” adındaki gizli cemiyet daha sonra “Yeni Osmanlılar Cemiyeti” adını almış, ünlü ozan da “Tasviri Efkâr” gazetesinde çıkan bir yazısından dolayı yazarlıktan uzaklaştırılmış, Erzurum’a vali muavinliğine atanmıştı. Onun yakın ve mücadeleci arkadaşlarından Ziya Bey(Sonradan PAŞA) de Kıbrıs Mutasarrıflığına gönderilmişti.
Mısırlı Mustafa Fazıl Paşa tarafından, “Yeni Osmanlılar Cemiyeti” adına yayın yapmak için Avrupa’ya çağrılan Namık Kemal’in nicedir aradığı bir fırsat oldu.
“Görüp ahkâmı asrı münharif sıdkı selâmetten
Çekildik izzeti ikbal ile bâbı hükümetten”
diyerek, arkadaşı Ziya Bey’le 17 Mayıs 1867’de Avrupa’ya kaçtı. “Muhbir” gazetesindeki yazılarından dolayı daha önce Kastamonu’ya sürülen Ali Suavi de, Mustafa Fazıl Paşa’ nın çağrısıyla Avrupa’ya geçmişti. Mesina’da buluşan üç devrimci oradan Paris’e gittiler. Sultan Abdülaziz’in Paris’i ziyareti, Fransız Hükümetinin bu ziyareti vesile ederek üç devrimci üzerindeki baskısı, Londra’ya geçmelerini zorunlu kıldı. Orada “Muhbir” gazetesini çıkaran Ali Suavi, parti disiplinine uyacak bir yaratılışda değildi. Bunun üzerine, Namık Kemal ve Ziya Bey, 29 Haziran 1868’de “Hürriyet” gazetesini yayınlamaya başladılar. Artık, gönlünce bir hürriyet savaşı vermek için uygun alanı bulmuş olan Namık Kemal, 24 Kasım 1870’de İstanbul’a döndü. Padişahın l numaralı adamı Mahmut Nedim Paşa’nın politikasını yerden yere çalmak için 13 Haziran 1872 tarihinde “İbret” gazetesini çıkardı. 1872 yılının 9 Temmuz günü gazete kapatıldı, Namık Kemal de Gelibolu’ya sürüldü.
İstanbul’a ancak Mithat Paşa’nın sadrazamlığı esnasında, 26 Aralık 1872 tarihinde dönünceye kadar, takma adlarla çeşitli yazılar göndererek vatan ve hürriyet yolundaki uğraşını sürdürmekten geri kalmadı. 5 Nisan 1873 tarihinde yayınlanan bir yazısı üzerine, Namık Kemal ve arkadaşları tutuklandılar. Magosa’ya sürülen Namık Kemal, burada “Rüya”, “Zavallı Çocuk”,”Kerbela”, “Akif Bey”, “Gülnihal” adındaki tiyatro eserlerini, “İntibah” adını taşıyan romanını yazdı. 1876 Haziran ayında, Abdülaziz’in tahttan indirilmesiyle İstanbul’a döndü. Büyük bir içtenlik ve coşkuyla Meşrutiyet’in gerçekleştirilmesi yolunda çalıştı. Fakat tahta geçmiş olan Abdülhamit çok geçmeden gerçek yüzünü gösterecek, Mithat Paşa’yı sınır dışına çıkartıp, Namık Kemal’i de Midilli adası-na sürecekti.
Rodos ve Sakız adalarında mutasarrıflık görevleriyle sürgünü devam eden Namık Kemal, 12 Aralık 1888 tarihinde Sakız adasında öldü.