STETOSKOP NEDİR?
Stetoskop bir doktorun mesleğini, kimliğini belirleyen bir rozet gibi doktorluk mesleğinin ayrılmaz parçası olmuş bir araçtır. Vücudun içinden, özellikle kalp ve akciğerlerden gelen sesleri dinleyip, bu organların sağlıklı çalışıp çalışmadıkları konusunda bir yargıya varmakta yararlı olur.
Bir bakıma, herhangi bir doktorun araç ve gereçleri arasında en kişisel nitelik taşıyandır. Çünkü kullanılması ve elde edilecek sonuç tamamen doktorun kulaklarına, dinlemedeki titizliğine ve yanıltısız işitebilme duyarlılığına bağlıdır. Her doktor, kendine göre daha uygun bulduğu tip stetoskop kullanır. Bunlar çan biçimi veya düz diyaframlı olabilir. Her iki tipin bileşimi olan stetoskop modelleri de vardır. Teknolojinin gelişmesi sonucu elektronik stetoskoplar da yapılmıştır. Dinleme ve belirtileri ortaya koymak hususunda daha titiz davranan bazı doktorlar, elektronik tip stetoskop kullanmayı tercih ederler.
İlk stetoskop, 1781 ile 1826 yılları arasında yaşayan Laennec adında bir Fransız doktoru tarafından keşfedilmiştir. Stetoskopu kullanacak olan doktor, kulaklık kısmım belirli bir şekilde kulaklarına takar. Kulaklıklar, kulağın iç kısmından dışa açılan kanalı karşılayacak düzende oturtulmalıdır.
Bundan sonra akciğerlerdeki havanın alınıp verilmesi dinlenir. Havanın solunumla alınıp verilmesinde tıkanıklık, hırıltı, pürüzlülük, çok nemli bir ortama has hışırtı gibi sesler duyulursa, doktor anormal bir durum olduğunu kestirir. Stetoskopla kalbin dinlenmesinde aynı ilke esastır. Kalbin atışlarındaki ton ve tempo düzenliyse, doluysa, her şey yolunda demektir. Ses uzaktan geliyor gibiyse, bazı değişimler varsa, tempo düzensizse, daha titiz bir muayene ve dinleme gerekir.