SÜNGER NASIL BESLENİR?
Süngerin aslında bir hayvan olduğu belki de çok kimseye inanılmaz bir şey gibi görünecektir. Oysa hayvanlar dünyasının en garip üyelerinden biridir. Hayvandan ziyade bitkiyi andıran bir görünüşleri vardır.
Yeryüzünde daha doğrusu su altında beşbinden fazla tür sünger olduğu bilinmektedir. Renkleri yeşil, kahverengi, sarı, kırmızı, turuncu, hatta beyaz olabilir. Biçimleri de çok değişiktir. Yelpaze, kubbe, vazo, çanak ya da küre biçimli sünger sık sık görülebilir.
Bazı süngerler ağaçlar gibi dallara sahip bir yapıdadır . Ötekiler, kayaların, kabukların ya da deniz dibindeki ağaçların yüzünde yayılmış düz kitleler halindedir. Bu düz kitleler, oyuk bir dokudan oluşmuştur. Bazılarının boyu 3 santimi geçmez. Buna karşılık, yükseklik ya da genişlikleri 1 metreye ulaşanlar vardır.
Yetişkin sünger asla hareket etmez. Aslında yaşayan bir hayvan, bir canlı olmasına rağmen, dokunduğunuz zaman herhangi bir tepki göstermez. Süngerin bir başı ya da bir ağzı yoktur. Gözleri, kulakları, duyargaları ve diğer duyu uzuvları bulunmaz. Kalbinin, midesinin, kaslarının, sinir sisteminin olmadığını da özellikle belirtmeliyiz. Canlı bir süngeri ikiye kestiğiniz zaman, bütün göreceğiniz içinde delikler ya da kanallar olan bir kitledir.
Zaten süngerin bir hayvan olduğuna inanılmasında güçlük çıkaran da budur. Bilim adamlarının süngeri gerçekte hayvan saymasının, öylece kabullenmesinin nedeni bir türlü anlaşılmaz.
Süngeri hayvanlar dünyasına ait saymamız, beslenme tarzı dolayısıyladır. Sünger beslenmesini sağlayan şeyi, daha açık bir söyleyişle yiyeceğini yakalar. Bitkiler gibi, besin maddesini kendi hazırlamaz. Çevresindeki suda küçük çok küçük bitkicikleri ve canlıları tutarak beslenir.
Bunu nasıl yaptığı da çok ilginçtir. Bir süngerin yapısındaki kanalcıklardan oluşmuş duvar, bir filtreden farksızdır. Sudaki çok küçük bitkileri, canlıları süzerek yakalar. Sünger, emerek içine aldığı sudaki küçük bitkiler ve gözle görülemeyecek kadar küçük canlılarla beslenir.