TARİHTE BARBARLAR KİMDİR?
İsa’dan sonra 313-337 yılları arasında egemenliğini sürdüren ilk Hıristiyan Roma İmparatoru Konstantin’in ölümünün ardından, Roma İmparatorluğunun toprakları çok sayıdaki barbarların istilasına uğramıştı. Kuzeyden akın eden bu savaşçı topluluklar, eski Yunan ve Romalıların kendi dillerinden başka dil konuşan, töreleri, gelenekleri kendi töre ve geleneklerine uymayan kavimlere verdikleri adla, toplumca “barbar” diye tanımlanıyordu.
Yunanlılar, Pers savaşlarından sonra yaban, uygar olmayan, acımasız anlamında genel olarak bu deyimi kullanmaktaydılar. Eski Yunanlılarla yakın ilişkileri, kültür bağları olan Romalılar da bu deyimi benimsediler. Kuzeyden gelip İmparatorluk topraklarına akın eden kavimleri “barbar” diye adlandırdılar. Daha yukarıda değinmiş olduğumuz gibi, Konstantin’in ölümünden sonra Roma İmparatorluğu gücünü kaybetmiş, temelleri sarsılan, bozuşmuş bir toplum durumundaydı. Halk hoşnutsuz, yönetim baskı yanlısı, ordu sınırları korumaktan ziyade iç çekişme ve çatışmalarla meşguldü. Bu durumu fırsat bilen ve Romalılar tarafından “barbar” diye nitelendirilen kavimler saldırılarını arttırdılar, Hunlar, Vizigotlar, Vandallar ve Gotlar, kuzey ve kuzey doğu sınırlarını aşarak, imparatorluğun zengin topraklarını, her şeye rağmen uygar bölgelerini istila ettiler. Romalılar İsa’dan sonra 376 yıllarında Vizigotlar’ın Tuna sınırını geçmesine, sınırın iç taraflarında yerleşmelerine müsaade etmek zorunda kalmıştı. Bu davranışlarının ne kadar yanlış bir şey olduğu çok geçmeden ortaya çıktı, İsa’dan sonra 410’da, başlarında Alaric(Alarik) bulunan Vizigotlar daha güneye, Roma’ya doğru akın yaptılar. Dehşet düzeyine varan kırım ve kıyım tam üç gün sürdü. Şehrin sokakları kana boyandı. İngiltere’de bulunan Roma garnizonlarından takviye kuvvetler çağrıldı. Oysa Britanya’daki Romalılar da kendi sorunlarını çözümlemek zorundaydılar.
Angllar, Jutlar ve Avrupa’nın kuzeyinden gelen Normanlar, Britanya’nın sahil bölgelerini yağmalıyor, her tarafı kana ve ateşe veriyorlardı. Romalılar’ın çekilmesiyle bu bölgeler tamamen savunmasız kalacaktı. İsa’dan sonra 410 yılında, Roma İmparatoru Honorius, Britonlar’ın kendilerini savunmalarının gerektiğini bildirdi. Roma askerlerine, Roma’nın kendinin ihtiyacı vardı. 455 yılında bu kez başlarında Gaiseric bulunan Vandallar Roma’ya saldırdılar. İki hafta sonra Vandallar geri çekildikleri zaman Roma tamamıyla bir yıkıntı görünümündeydi. Artık Roma’nın sonu iyice yaklaşmıştı. Ostrogotlar, muhtelif Cermen kavimleri birbirini izleyen dalgalar halinde saldırılarım yenilediler, İmparatorluğun İspanya, Kuzey Afrika, Galya ve İtalya bölgelerine yerleştiler. İsa’dan sonra 476 yılında, Roma İmparatoru sözünü hiç kimseye geçiremeyen, hiç bir isteğini yaptıramayan bir kimse durumundaydı. Tiber Nehrine bakan bir tepe üzerindeki iki küçük köyde 1200 yılı aşkın bir süre önce kurulan, tez zamanda dünyanın en büyük imparatorluklarından biri olup çıkan Roma’nın sonu gelmişti.